Dünya, temiz enerji kaynaklarına olan artan bağımlılık sayesinde hızla elektrik enerjisi sistemine geçiÅŸ yapıyor. Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA) yıllık raporuna göre, bu deÄŸiÅŸim çarÅŸamba günü yayımlandı.
Dünya Enerji Görünümü 2024 raporu, enerji arzı ve talep dinamikleri değiştikçe, hükümetler ve tüketicilerin stratejik kararlar almasının aciliyetini vurguluyor.
IEA Ä°cra Direktörü Fatih Birol, “Önceki Dünya Enerji Görünümü raporlarında, IEA küresel enerji sisteminin geleceÄŸinin elektrik olduÄŸunu açıkça belirtmiÅŸti – ve ÅŸimdi bu herkesin gözle görebileceÄŸi bir ÅŸey” dedi.
Kömür Çağı ve Petrol Çağı’nı yaÅŸadıktan sonra, Birol, ÅŸimdi hızla Elektrik Çağı’na doÄŸru ilerlediÄŸimizi ve bunun “küresel enerji sistemini gelecekte tanımlayacağını ve giderek daha fazla temiz elektrik kaynaklarına dayalı olacağını” belirtti.
IEA’nın baÅŸ enerji ekonomisti ve raporun baÅŸ yazarlarından Tim Gould, Anadolu Ajansı’na verdiÄŸi demeçte, elektriÄŸin tüketicilerin ihtiyaçlarını karşılamada merkezi bir rol oynadığını söyledi.
Gould, “Bu yüzden gelecekteki enerji sistemimizi tanımlayan özellik olarak yeni bir elektrik çağı hakkında konuÅŸuyoruz” dedi.
Ona göre, tüketiciler için enerji sistemiyle başlıca etkileşim noktası elektrik faturası olacak.
IEA baÅŸ enerji ekonomisti, “Enerji sistemine baktığımızda en çok önemseyeceÄŸimiz sayı, varil başına petrolün kaç dolar olduÄŸu ya da benzin istasyonundaki fiyatın ne kadar olduÄŸu deÄŸil, evde kilovat-saat başına ne kadar ödediÄŸimiz olacak” diye açıkladı.
Birol, Çin’in artan elektrik talebi ile ilgili geliÅŸmelerin önemli bir parçası olduÄŸunu söyledi.
Birol, Çin’in güneÅŸ enerjisi geniÅŸlemesinin öyle bir hızla ilerlediÄŸini, 2030’ların baÅŸlarında ülkenin yalnızca güneÅŸ enerjisi üretiminin ABD’nin mevcut elektrik talebini aÅŸabileceÄŸini belirtti.
Jeopolitik gerginlikler enerji güvenliğini tehdit ediyor
Rapor, artan jeopolitik belirsizlikler, yeni teknolojiler, temiz enerji geçişi ve iklim değişikliğinin enerji güvenliğini nasıl etkilediğini de araştırıyor.
Rapora göre, mevcut jeopolitik gerginlikler, enerji güvenliği ve sera gazı emisyonlarını azaltma çabaları için büyük riskler oluşturuyor.
Mevcut politikalara dayanarak, IEA, enerji arzında çeşitliliğin artacağı ancak jeopolitik zorlukların süreceği bir enerji piyasası öngörüyor.
Rapor, 2020’lerin ikinci yarısında petrol, sıvılaÅŸtırılmış doÄŸal gaz (LNG) ve güneÅŸ panelleri ile bataryalar gibi temiz enerji teknolojilerinin aşırı arzını öngörüyor.
Temiz teknoloji daha fazla yatırım gerektiriyor
Mevcut politika ayarlarına dayanarak, IEA, düşük emisyonlu kaynakların 2030’dan önce dünya elektriÄŸinin yarısından fazlasını üreteceÄŸini, kömür, petrol ve gaz talebinin ise on yılın sonuna kadar zirveye ulaÅŸmasının beklendiÄŸini öngörüyor.
Temiz enerji sisteme eşi benzeri görülmemiş bir hızla giriyor olsa da, teknolojiler ve pazarlar arasında dağılımın oldukça düzensiz olduğunu belirtiyor.
Elektrik kullanımı, son on yılda toplam enerji talebinin iki katı hızla büyüdü.
“Mevcut politika ayarlarına dayalı bir senaryoda, küresel elektrik talebi büyümesinin önümüzdeki yıllarda daha da hızlanması bekleniyor. Ulusal ve küresel net sıfır emisyon hedeflerine ulaÅŸmayı amaçlayan senaryolarda bu talep daha da hızlı artacaktır” diyor ajans.
Rapora göre, temiz enerjinin hızlı büyümesini sürdürmek için “yeni enerji sistemlerine, özellikle elektrik ÅŸebekelerine ve enerji depolama sistemlerine çok daha fazla yatırım yapılması gerekiyor.”
Bugün, yenilenebilir enerjiye harcanan her 1 doların 60 centi şebekelere ve depolamaya harcanıyor ve bu da temiz enerji geçişlerini destekleyen altyapının yetersiz kaldığını gösteriyor.
Rapora göre, temiz enerji geçişlerinde artan momentum olmasına rağmen, dünya hala net sıfır hedefleriyle uyumlu bir rotadan çok uzak.
Elektrik fosil yakıtların yerini yavaşça alıyor
Gould, bu geleneksel unsurların yanı sıra, elektrik sektöründeki sorunlar, temiz enerji tedarik zincirlerinin güvenliği ve dayanıklılığı, kritik mineraller de dahil olmak üzere enerji güvenliğinin bir parçası olduğunu söyledi.
“Artan enerji ihtiyacımızın giderek daha önemli bir kısmı sadece elektrikle karşılanıyor” diye ekledi.
Gould, küresel elektrik talebinin her yıl hızla arttığını, “çünkü elektrik modern yaÅŸamımızın merkezinde yer alıyor, ama aynı zamanda daha önce fosil yakıtlar kullandığımız bazı ÅŸeylerin artık elektrikle saÄŸlandığını, mobilite ve ısınma gibi” dedi.
Veri merkezlerinin yükseliÅŸi, kısmen yapay zekanın artan kullanımıyla baÄŸlantılıdır” diye açıkladı.
Gould’a göre, bina sektörü en çok elektrikle çalışan sektörken, ulaşım sektörü hala büyük ölçüde petrole bağımlı.
Ulaşım sektöründe petrolün hala yüksek bir tüketim oranına sahip olduÄŸunu belirten Gould, “Ancak elektriÄŸin petrolü zorlamaya baÅŸladığını görüyoruz” dedi.
Çin’de bunun çarpıcı bir örneğinin, en son verilerin yeni elektrikli araç satışlarının yarısının elektrikli otomobiller olduğunu göstermesi olduğunu belirtti.
“Bu, birkaç yıl öncesine kadar Çin’in bulunduÄŸu yer düşünüldüğünde çok yüksek bir oran ve bu durum petrol piyasaları için de sonuçlar doÄŸurmaya baÅŸladı,” diye ekledi.